11.10.12

İşte orada!

İçimi döktüm
Silkeledim
Dökülecek bir şey kalmadı bebeğim
Yeni bir şeyler bulmaya çalışıyorum
Birbirinin tekrarı olmayan şeyler
Onlar her nerede her neyseler
Sanırım çok hızlı gittiğim için onları geçtim
Şimdi geri de dönemem
Beklesem bırakıp kaçtıklarım yetişir
İlerlesem yol yok
İşte böyle zamanlarda keçi olmak gerek
Atlaya zıplaya yol aramadan oradan oraya
Şimdilik duruyorum
Şimdilik dediysem bu lanet olası şimdilik bir yılımı aldı
Hala şimdilik. O şimdiliğinden bir şey kaybetmedi ama ben onu beklerken biraz değiştim.
Değişmekten nefret etmek bir değişimin sonucudur mesela
Genelde hiç değişmeyen insanlar değişimi sever
Komşunun çimi hadisesi biraz
Ee daha daha nasılım.
Bomboş.
Kendimi insanlardan korumaya çalışıyorum.
Hatta ben değil beynim.
Kendini korumaya aldı ve beni devre dışı bıraktı
Eh, aklını fazla zorlamayacaksın.
Şimdi ne bir aşk, ne bir yeni şiir
Ne söylenmiş en güzel söz
Ne en güzel bakış
En güzel vücut ya da ruh
Hiçbir şeyi özüm görmüyor.
Öz özü görmez oldu
Öyle bir yerdeyim.
Fişi çektim
Çözümsüz şeyleri öylece bıraktım.
Bunu nasıl yaptım bilmiyorum
Galiba direksiyonu elimden kaçırınca oldu.
İnsanlar böyle zamanlarda ölürler.
-Kaza süsü
Ben kimin olduğu belirsiz bir rahimde, doğmadan nasıl ölebileceğimi düşünürken
Doğduğum yerin de bir rahim olduğunu fark ettim.
Orada da kordonlar var boy boy
Öyle anne karnındaki gibi tek koldan hallolmuyor işler.
Her ihtiyaç için ayrı kordon var ve hepsi jetonla çalışıyor
Jeton almak için para, para kazanmak için iş, iş için CV, CV için eğitim, eğitim için sabır gerekiyor
Bu sene çok fazla ölüm oldu
Madden ve manen
Neden yaşadığımı bilmek istemiyorum.
Ama ölümler nedenli şeylerdir.
Kontrol, rapor, cenaze, vasiyet, miras.
Taş olursun taş diyorlar ya,
İşte o hiç günah işlemesek bile oluyor.
Sonunda birer mezar taşına dönüşüyoruz.
Şanslıysak yakarlar,
Gösterişli bir ücrada kimse görmeden savurup
Hakkın rahmetine
Rahmetin hakkına
Kılıçtan kına.
Ah benim çocuk ruhum.
"Sen küçüksün, ölemezsin?"
Ne tutunmak, ne tutunulmaktan eğilmiş bir dal olmak isterim.
Bu serinlik hayra alamet değil.
Acaba nereye varamayacağım.
Çok zorladık bebeğim.
Sen bu zorluğa alışık, kuralsız ve tedbirsiz yüzerken
Yüzgeçlerinin keskinliğinde ben
-Senin suçun değil
Param parça oldum.
Hayatımın neresindeyim bilmiyorum.
Şansımı ve şahsımı bu kadar zorlamışken
Bir daha neresinden başlarım.
Başlamak falan da istemiyorum.
Ben o güzel zamanları istiyorum.
Gözlerimin hala dolabildiği zamanları.
Her ne kadar senin için bir kıymeti olmamışsa da
Belki yeterince tanışamamızdan,
Ne oldu bana?
-Koşarak gelirdim.
Beynimi öldürdün
-Koşarak gelirdim
Nereye koşuyordun? Nerede olduğumu biliyor musun?
-Ne saçmalıyorsun?!
Ah.
Nasıl buraya kadar geldik.
Olduğumuz yerde kalarak nasıl bu kadar ileri gittik.
Utancımdan söyleyemiyorum kimseye işin açığını
Utanıyorum. Ayıplığından değil, yanlış anlama.
-Ne saçmalıyorsun?!
Allah kahretsin.
Bunları yazarken bir yerim doluyor ama gözlerim değil.
Her şeye ve her yere yabancılaştım.
Üzgünüm, artık seni kurtaramam.
Kendimi kurtaramadım.
-Bitti gitti.
Sana olan bütün hislerimi çiğ çiğ yedim.
Kanını akıta akıta.
Kemiklerini kıra kıra.
Vahşetin kralı gibi
Bağırta bağırta yedim.
-Düş yakamdan!
Sonra ne mi oldu?
Seninle hikayemiz bebeğim
Romantik komedi alanında ödüllü bir film olması gerekirken
Belgesel oldu.
Üzgünüm.
Bu ormanın kralı benim.
-Beni unut artık
Bütünlük diyordum, bütünlük.
Merak etme, ben seninle birlikte bildiğim her şeyi unuttum.
Bütünlük bozuldu.
Şimdi kalanları harcıyorum.
Hazıra dayayıp dağımı, zarardan dönen karın suyunu içiyorum.
Şerefe! Nasılsa artık yok.
Ki insanlar genellikle olmayan şeylere içerler.
-Yaban tv sundu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder