23.10.12

Ned'i yorduk

Yalnızlıktan bağrı çatlayan insanlara kalabalıktan çatlamış olan bağrımı sunuyorum
Buyrun
İnsanlar çok garip
Senin cehennem dediğin ona cennet
Cennet dediğin ona cehennem
Cehenneti değişmem saçımın teline
Ömrümün yettiği kadar kendimi severim
Evet
Geçenlerde bir katille tanıştım
Bildiğin katil
Anasını gömüp üstüne de beton çekmiş bir katil
Ama tabi ki beni ilgilendiren şey bu değil
Beni ilgilendiren şey onun iyiliğe yönelmeye çalışma savaşı
Evet bunu bile bir savaş gibi algıladığı için arada fire veriyor
Olsun, ben katillerden korkmam
Korkmadığım için de bana zarar verebileceğini sanmıyorum
İnsana öldürme esnasında haz veren şey kurbanın gösterdiği korkudur
Tabi cinayeti zevk için mi yoksa bir kişisel saldırıya tepki için mi işledi bilemediğim için fazla irdelemeyeceğim
Benim kadar alaycı bir peygamberle karşılaşmamışsınızdır
Benim kadar iyi kalpli bir şeytanla da
Bu yüzdendir ki ne peygamber ne de şeytanım
Ne olmak istediğimden de pek emin değilim
Özgürlüğüm kısıtlanmasın yeter
Bu arada ben bunlarla uğraşırken bir de pek muhteremliğimin bir nebzecik deşifre olma durumu var ki
Açıkçası ben zaten ne olduğumu neye benzediğimi hiçbir zaman belirtmedim ve anlatmadım
Aklınızda ne yarattıysanız oyum
Ve gerçeğin sizi incitmiş olması da benim suçum değil
Çünkü ben sahip olduğum ve olamadığım şeyler için üzülme faslını fazlasıyla yaşadım ve geçtim
Artık bunlarla uğraşmayacağım
Bir şekilde beni tanıyacak kadar hayatıma girebilmiş kişiler varsa
Bu onların zoruyla olmuştur
Ben kimsenin peşinde değilim
Kimseyi olağanüstü de bulmuyorum
Ve hayatımda kesinlikle olmalı dediğim birisi yok
Her şey değişebilir
Her şey olabilir ve olmayabilir
Sonuçta dersimi aldım da ediyom ezber*
Hiçbir beklentim olmadığı için de beni rahatlıkla hayatınızdan çıkarabilirsiniz
En iyi insanı bile iyi olduğuma ikna etmektense kaybetmeyi yeğlerim
Çünkü inanmıyorsa, inanmıyordur
Benim çabamla inanacaksa, hiç inanmasın
Umrumda değil
İnsanlar için yargılamak ve hüküm vermek, nefret etmek, ilgi duymak ve sevmek kadar kolay
Açıkçası bu saydığım şeyler benim için oldukça zor şeyler
Kolayca sevemem kolayca nefret edemem
Kaliteli sebeplerim olması gerekir
Bu yüzden acele işe karışan şeytan gibi bir anda bütün anlaşmaları bozup çekilebilirim
Çünkü ben her hangi biri değilim
Her hangi biri değilim demek şu demek
"Sıradanlığımı kabul ediyorum"
Evet, bunu söylemek istisnai bir durum olduğundan
Sıradanlığımla seçkinim*(heh.lafa bak lafa)
Her neyse.
Bu katil dediğim kişi, pardon korkuttum ama, benim için gerçek bir model
Model dediğim, sıradışı*(sıradan insanların yüzünden bu hale gelmiş)
Hepimizin sınırları vardır ve hepimiz bir şekilde ölümcül noktalara değebiliriz
Bu yüzden onun katilliği beni rahatsız etmiyor
Nasılsa bunu zevk için yapmadığı yüzündeki her çizgiden belli
Zevk için yapan biri bu kadar çökemez
(Aslında insan ille de birini öldürecekse bunun en büyük sebebi bence zevk olmalı.
Bir ömür azabını çekeceğin bir kıyım, sebebi ne olursa olsun insanın en başta kendisine işlediği en büyük suçtur. Sonuçta birini öldürdüğünüzde o sadece ölmüş oluyor. Siz yaşadığınız sürece, ölüm bir konserve gibi titrek sesiyle ayağınızda sürünecek."
-Belki de dünyadaki en ağır psikopat benimdir-
Aslında şüphelerim var
Ama şöyle bir bakıyorum kimseye bir zararım dokunmamış
Bir insanın nasıl kimseye bir zararı dokunmamış olabilir ki?
Belki de yegane sorun budur.
İnsanın iyiliği kadar kötülüğü de olmalı.
Bu doğallığı sürdürmede gereklidir
Çocukluğumdan beridir üstüme farz olmayan her olaydan olay kişilerinin dahi çıkarmadığı dersleri çıkarmak cür'etinde bulunduğum için
-burnum boktan kurtulmuyor-
Benim benim gibi iyi kalpli bir ruh hastasına ihtiyacım var.
Analizini yapmamız gereken şeyler var.
Ey beni tamamlayacak olan ruh hastası, her neysen neredeysen ve ne işle ilgileniyorsan hemen bırak ve buraya gel.
Dünyayı değiştirmek için son şansımız.
Ben tek başıma hataları göremiyorum.
Yükümden yoruldum ve biran önce beni bulmazsan,
Seni bulduğum yerde gırtlağını keserim.
-eheh-
Hayırlı işler.

19.10.12

Tanrını tavrıma tedavül etme!


-Biz kazananlar tanrımızı çok severiz. Onu satar onu yeriz. Kazanmamızdan da belli değil midir kudretimiz?
-Biz kaybedenler tanrımızı hiç sevmeyiz. Ne satılır ne yenir. Kaybetmemizden de belli değil midir kudretimiz?
-Hangimizinki kudrettir kaybeden?
-Tanrıyı aramızdan çek de söyleyeyim.
-Söyle hele?
-Tanrıyı aramızdan çekince ne kazanan kaldı ne kaybeden, ne de satılacak bir tanrı; bütün sevabımızı yiyen, şimdi sen söyle hangimizinki kudrettir?
-Al şu parayı da sus kaybeden.
-Ben kaybedenim amma, yine benim senin kazancını yiyen. Sen bana kazanıyorsun kardeşim, yiyeyim diye ümitsiz sözcüklerle tanrını ve ucuz narını hem.
-Sana kazanmışsam eğer kaybeden, senden aldığımdır sana verdiğim. Ki senden aldığımı sana vermem seni yüceltiyorsa, kaybetmen sana topyekün helaldir.
-Şimdi araya tanrıyı koyalım.
-Hangi tanrıyı?
-Benden çalıp bana sattığın tanrıyı.
-Al senin olsun tanrı. Ben yoluma bakarım.
-Aldım tanrıyı, sattım geri sana. Bütün kazancını da verdin bana. Hani sen kazanandın ben kaybedendim? Biz ne olsak olalım hep kazanan din.
-Ey aciz kayıp, sen bir piresin, ne kadar zıplarsan göğe o kadar sert çarpar düşersin. Ben zıplamam, kendimi emniyete alırım. Sen benim rahatımı gördükçe ah ile vah edersin.
-Ey yüce kazanç, sen bir prenssin, ne kadar durursan dur bir gün düz olur tahtında tersin. Ben durmam, kendimi tıynete katarım. Sen benim mir'atımı gördükçe şeytanı tavaf edersin.
-Ey kaybeden ben seninle yarışamam. Bu sefil haline zinhar karışamam. Kazandığımı da seninle kırışamam. Var git yolun tanrı olsun neyleyim.
-Ey kazanan ben seninle konuşamam. Bu zebil ahvaline hiç alışamam. Kazandığın da senin olsun tanrın da. Ben kendi yolumun tanrısı oldum beyim.

11.10.12

İşte orada!

İçimi döktüm
Silkeledim
Dökülecek bir şey kalmadı bebeğim
Yeni bir şeyler bulmaya çalışıyorum
Birbirinin tekrarı olmayan şeyler
Onlar her nerede her neyseler
Sanırım çok hızlı gittiğim için onları geçtim
Şimdi geri de dönemem
Beklesem bırakıp kaçtıklarım yetişir
İlerlesem yol yok
İşte böyle zamanlarda keçi olmak gerek
Atlaya zıplaya yol aramadan oradan oraya
Şimdilik duruyorum
Şimdilik dediysem bu lanet olası şimdilik bir yılımı aldı
Hala şimdilik. O şimdiliğinden bir şey kaybetmedi ama ben onu beklerken biraz değiştim.
Değişmekten nefret etmek bir değişimin sonucudur mesela
Genelde hiç değişmeyen insanlar değişimi sever
Komşunun çimi hadisesi biraz
Ee daha daha nasılım.
Bomboş.
Kendimi insanlardan korumaya çalışıyorum.
Hatta ben değil beynim.
Kendini korumaya aldı ve beni devre dışı bıraktı
Eh, aklını fazla zorlamayacaksın.
Şimdi ne bir aşk, ne bir yeni şiir
Ne söylenmiş en güzel söz
Ne en güzel bakış
En güzel vücut ya da ruh
Hiçbir şeyi özüm görmüyor.
Öz özü görmez oldu
Öyle bir yerdeyim.
Fişi çektim
Çözümsüz şeyleri öylece bıraktım.
Bunu nasıl yaptım bilmiyorum
Galiba direksiyonu elimden kaçırınca oldu.
İnsanlar böyle zamanlarda ölürler.
-Kaza süsü
Ben kimin olduğu belirsiz bir rahimde, doğmadan nasıl ölebileceğimi düşünürken
Doğduğum yerin de bir rahim olduğunu fark ettim.
Orada da kordonlar var boy boy
Öyle anne karnındaki gibi tek koldan hallolmuyor işler.
Her ihtiyaç için ayrı kordon var ve hepsi jetonla çalışıyor
Jeton almak için para, para kazanmak için iş, iş için CV, CV için eğitim, eğitim için sabır gerekiyor
Bu sene çok fazla ölüm oldu
Madden ve manen
Neden yaşadığımı bilmek istemiyorum.
Ama ölümler nedenli şeylerdir.
Kontrol, rapor, cenaze, vasiyet, miras.
Taş olursun taş diyorlar ya,
İşte o hiç günah işlemesek bile oluyor.
Sonunda birer mezar taşına dönüşüyoruz.
Şanslıysak yakarlar,
Gösterişli bir ücrada kimse görmeden savurup
Hakkın rahmetine
Rahmetin hakkına
Kılıçtan kına.
Ah benim çocuk ruhum.
"Sen küçüksün, ölemezsin?"
Ne tutunmak, ne tutunulmaktan eğilmiş bir dal olmak isterim.
Bu serinlik hayra alamet değil.
Acaba nereye varamayacağım.
Çok zorladık bebeğim.
Sen bu zorluğa alışık, kuralsız ve tedbirsiz yüzerken
Yüzgeçlerinin keskinliğinde ben
-Senin suçun değil
Param parça oldum.
Hayatımın neresindeyim bilmiyorum.
Şansımı ve şahsımı bu kadar zorlamışken
Bir daha neresinden başlarım.
Başlamak falan da istemiyorum.
Ben o güzel zamanları istiyorum.
Gözlerimin hala dolabildiği zamanları.
Her ne kadar senin için bir kıymeti olmamışsa da
Belki yeterince tanışamamızdan,
Ne oldu bana?
-Koşarak gelirdim.
Beynimi öldürdün
-Koşarak gelirdim
Nereye koşuyordun? Nerede olduğumu biliyor musun?
-Ne saçmalıyorsun?!
Ah.
Nasıl buraya kadar geldik.
Olduğumuz yerde kalarak nasıl bu kadar ileri gittik.
Utancımdan söyleyemiyorum kimseye işin açığını
Utanıyorum. Ayıplığından değil, yanlış anlama.
-Ne saçmalıyorsun?!
Allah kahretsin.
Bunları yazarken bir yerim doluyor ama gözlerim değil.
Her şeye ve her yere yabancılaştım.
Üzgünüm, artık seni kurtaramam.
Kendimi kurtaramadım.
-Bitti gitti.
Sana olan bütün hislerimi çiğ çiğ yedim.
Kanını akıta akıta.
Kemiklerini kıra kıra.
Vahşetin kralı gibi
Bağırta bağırta yedim.
-Düş yakamdan!
Sonra ne mi oldu?
Seninle hikayemiz bebeğim
Romantik komedi alanında ödüllü bir film olması gerekirken
Belgesel oldu.
Üzgünüm.
Bu ormanın kralı benim.
-Beni unut artık
Bütünlük diyordum, bütünlük.
Merak etme, ben seninle birlikte bildiğim her şeyi unuttum.
Bütünlük bozuldu.
Şimdi kalanları harcıyorum.
Hazıra dayayıp dağımı, zarardan dönen karın suyunu içiyorum.
Şerefe! Nasılsa artık yok.
Ki insanlar genellikle olmayan şeylere içerler.
-Yaban tv sundu.