4.5.12

Kontrplak



Asaleti eğilmenin
İçe dönük zamanın ibadeti
Sallantıda bir ömür
Sabit kalan tek şey ilerleme
Ve boş
Ve boşluğun rahminde
Gözleriyle bağlı insanlar birbirlerine
Kalpleriyle küskün
Nasıl bir gitmeyse bu
Durduğu yerde tünelde çekmiyor sonra ara
Tünel de çekmiyor
Kafamız fazla güzel kırmızı
Sakın bana nelerin olmayacağından bahset
Şimdi delirmek hafif bir kazı
Delirememek derin bir cinnet
Bizi kimse anlamıyor arsızı
Nasıl bir itmeyse bu düşemiyor
Ama'nın yeri ve yurdu
Zihninde uçuşan tozları yuttum
Zaman geçmiyor
Kaotik çağda bir final kızı
Sana ait değilim
Kabaran deniz ve çukurlaşan yer
Alıp götürecek bizi
Dünya artık dönmüyor
Artık dünya
Tanrının tabağında bir kenarda
Bulaşık dünya
Sineklerin düzensiz vızıltısı
Bana gelirken uğrama
Giderken haber verme
Nasıl bir uğultuysa bu
Duyduğum tek şey sızı
Biz yaptık
Biz bu hale getirdik
İnsan mavrası
Satılık sevap
Akşam pazarı, içme
Kendimi bağışlayamıyorum kendime
Tükürerek çizdiğin sınıra ayaklarım bulaştı
Silelim, silmek demek kirin yerini değiştirmek
Kaybolmadık korkma
Bizler kaybolmayız
Gittiğimiz her yer bir öncekinin aynısı
Ezbere bilindik 
Kaçacak delik, kaçtı
Üzerimde söndürmeyin patlarız
Nasıl bir sıkıntıysa bu
Soysuzluğu icat ettik
Bana bir salon verin
Sadece sağ kalanlar için sanat
Kapısı yok
Herkes yukarıdan atlayacak
Sadece sağ kalanlar için
Cennetimiz 5 dakika içinde hazır
Bırakın düşsün rahatından zemine
Bırakın kemikleri kendini bulsun
Az önce elimize ulaşan bir haber gibi
Nasıl taze ve ruhsuzsun
Aç bırakın doyar
Zorla yedirin kussun
Ama işkence bu sahnede meşru
Bu sahnede sen de meşrusun
Nasıl bir anlamaksa bu 
Beynimde bir halat koptu
Şimdi açılabiliriz ağlayın
Dökmeden yiyin sırrınızı
Haddimizden taştık üzgünüz
Karanlığa sattık tanrımızı
Vaat beşi bir geçiyor
Öyle bir geçiyor ki koptuk gerçekten
Bana su dökün su kirlensin
Ellerimizi yığalım keskinliğe
Ben çoktan vaz geçtim ölümden
Sadece sağ kalanlar için
Nasıl bir birikmekse 
Birbirimiziz artık
Sığamamaktan ve yamanmaktan 
Alın bu da benden size
Şaheser niteliğinde
İçinde bir takvim yaprağı olan kavanoz
Bozulmadan nasıl sakladım günü
Halbuki ölmüş sayıldıydık sayımda
Bizi zorla yaşattılar böylesi
Sana sordum hatırlar mısın bilmem
"Yaşayacak mıyız?" -dedin ki: "Sanmam"
Ölecek miyiz peki, - Ölsek anlamam
Bir tokat attım kendime elinle
Elin ağır, ölmüş gibi vesselam
Bizi burda unutmuşlar anladık
Ruhumuzu tanrıya tamamladık
Vurdum duvara en sevdiğin canı
Kaçamadık canını sevenlerden
Şimdi hataya giden otobüs döndü
Hatanın neresinden döndük ki kar her yer
Üşümeyin, üşümek bir özlemdir
Bir bir yuvarlandık istanbula
Nasıl bir anılmaksa bu
Kulaklarımızda cıslıyor yağmur
Elveda açlığın pis gürültüsü
Elveda sevgi, kalbimin ütüsü
Elveda sevinç, hüznümün örtüsü
Elveda ölüm, çarenin kötüsü
Elveda yaşam, şevk çöküntüsü
Ben kendimi muaf tuttum bunlardan
Muaf tuttum ve fırlattım dağdan
Hatırlanmamak için hatrımı kestim
Şimdi ne bir sarılma dürtüsü
Ne de ürpertisi kaldı geçmişin
Geçmişi özleyecek kadar gençmişim 
Şimdi bin yıllık matuh gibi özgür
Bilinmeyen kıtalarca genişim
Dolduruldum doldurttum doldurdum dondurdum
Ve boş verdim.